“DÜNYA ÇÖLLEŞME İLE MÜCADELE GÜNÜ” TÜM DÜNYADA KUTLANIYOR
1994 yılında Birleşmiş Milletler, çölleşme konusundaki farkındalığı arttırmak ve küresel ölçekte mücadele için işbirliği ortamı oluşturmak amacıyla 17 Haziran gününü “Dünya Çölleşme ile Mücadele Günü” olarak ilan etti. 1995 yılından beri kamu ve sivil toplum kuruluşlarının gerçekleştirdiği çeşitli faaliyetlerle kutladığı Dünya Çölleşme ile Mücadele Günü, çölleşmenin önüne geçmek için çeşitli araçlar olduğu ve başarıya ulaşmak için toplumun tüm fertlerinin birlikte çalışması gerektiği mesajının verildiği bir gün.
Yerkürede koruma-kullanma dengesinin gözetilmediği insan faaliyetleri sebebiyle ciddi bir erozyon ve çölleşme sorunu yaşanan birçok alan bulunuyor. İklim değişikliğinin ise insan faaliyetlerinden kaynaklı erozyon ve çölleşmenin etkilerini daha da arttırması bekleniyor. Kuraklık ve çölleşme ile mücadelenin en önemli araçlarından biri doğal kaynakların sürdürülebilir yönetimi. Doğal kaynakların kullanımında sürdürülebilirliğin sağlanabilmesi için, toprak ve su gibi kaynaklar ve bunlara bağlı ekosistemlerin bütüncül bir yaklaşımla ele alınmalı. Ekosistem merkezli bu yaklaşımda, belirli bir doğal alanın tamamen izole bir şekilde korunması yerine, insan faaliyetleri doğal ekosistemler birlikte ve uyum içinde yönetiliyor.
Doğa Koruma Merkezi olarak tarım, orman ve biyolojik çeşitlilik alanlarında yürüttüğümüz projelerde bu bakış açısını uyguluyoruz ve yaygınlaştırmaya çalışıyoruz. Örneğin, iklim değişikliği sebebiyle en fazla çölleşme riski taşıyan ve aynı zamanda tarımsal üretim açısından önemli bir alan olan Konya kapalı havzasında:
Tüm bu çalışmalar sonucunda ekosistem hizmetleri yaklaşımını tarımda bir yönetim aracı olarak yaygınlaştırmayı hedefliyoruz.
Doğal yaşamın ve kaynakların üzerindeki en büyük tehditlerden biri olan çölleşme ile mücadelede hepimize görev düşüyor. Bu sorumluluğu bize bir kez daha hatırlatan “Dünya Çölleşme ile Mücadele Günü’nüzü kutlarız!
Yerkürede koruma-kullanma dengesinin gözetilmediği insan faaliyetleri sebebiyle ciddi bir erozyon ve çölleşme sorunu yaşanan birçok alan bulunuyor. İklim değişikliğinin ise insan faaliyetlerinden kaynaklı erozyon ve çölleşmenin etkilerini daha da arttırması bekleniyor. Kuraklık ve çölleşme ile mücadelenin en önemli araçlarından biri doğal kaynakların sürdürülebilir yönetimi. Doğal kaynakların kullanımında sürdürülebilirliğin sağlanabilmesi için, toprak ve su gibi kaynaklar ve bunlara bağlı ekosistemlerin bütüncül bir yaklaşımla ele alınmalı. Ekosistem merkezli bu yaklaşımda, belirli bir doğal alanın tamamen izole bir şekilde korunması yerine, insan faaliyetleri doğal ekosistemler birlikte ve uyum içinde yönetiliyor.
Doğa Koruma Merkezi olarak tarım, orman ve biyolojik çeşitlilik alanlarında yürüttüğümüz projelerde bu bakış açısını uyguluyoruz ve yaygınlaştırmaya çalışıyoruz. Örneğin, iklim değişikliği sebebiyle en fazla çölleşme riski taşıyan ve aynı zamanda tarımsal üretim açısından önemli bir alan olan Konya kapalı havzasında:
- Geleneksel tarım uygulamaları sebebiyle oluşan erozyon ve çölleşmenin önüne geçecek ve tarımsal üretimin iklim değişikliğine uyumunu destekleyecek koruyucu tarım uygulamalarını yaygınlaştırıyoruz,
- Koruyucu tarım uygulamaları ile toprağı ve suyu korurken, çiftçilerin ekonomilerine katkıda bulunuyoruz,
- Bu uygulamaların biyolojik çeşitlilik üzerindeki etkilerini izliyoruz,
- Tarımın faydalandığı ekosistem hizmetlerini haritalıyoruz ve bunlardan hassas olanlarını belirliyoruz.
Tüm bu çalışmalar sonucunda ekosistem hizmetleri yaklaşımını tarımda bir yönetim aracı olarak yaygınlaştırmayı hedefliyoruz.
Doğal yaşamın ve kaynakların üzerindeki en büyük tehditlerden biri olan çölleşme ile mücadelede hepimize görev düşüyor. Bu sorumluluğu bize bir kez daha hatırlatan “Dünya Çölleşme ile Mücadele Günü’nüzü kutlarız!